Edward.J.E.Cullen Ravenclaw V.Sınıf Öğrencisi
Mesaj Sayısı : 115 Yaş : 32 Nerden : Hani, nerde, kim, nerden? Savaşta Tarafı : Ölümyiyen de lorda kıl oldum,şimdi n'olecek? XD Rp Sevgilisi : Cassandra Amy Black// Kaçıracaam seni dağdaki barakaya, evinin kadını çocuklarımın anası olcaaan! XP Asam : ~ Özel Yetenek : Animagus(Siyah Kurt) Rp Yaşı : 15 Patronus : ~ Kayıt tarihi : 27/01/09
| Konu: Edward James Cullen Salı Ocak 27, 2009 6:12 pm | |
| İsim: Edward James Soyisim: Cullen Kişisel Betimleme[En az 4 satır]:
Muzurlukları görmezden gelinmeyecek gibi değildir. Sivridillidir ama bunu zekasına bağlar. Yeni ve ilginç bilgiler öğrenmeye bayılır, özlü sözlerle konuşma gibi garip bir huyu vardır. Mantığını kullanmadan hiçbir işe girişmez. Müziğe aşıktır, elektro gitar ve saksafon çalmaya bayılır.Rock ve metal müzik dinlese de jazz,klasik ve country de vazgeçilmezlerindendir.Fiziksel Betimleme[En ez 3,5 satır]:Siyah kıvırcık saçları ve koyu kahverengi gözleri vardır.Boyu 1.70e yakındır,65 kilo civarıdır.Spor giyinmeyi sever, arada gömlek pantolon converse olmazsa olmazıdırBurnunun büyüklüğünü içten içe kompleks haline getirmiştir. XDFiziksel Portre[Karakter resmi konulacak]:Aile Yaşamı & Özgeçmiş: Cullen ailesi varlıklı,çalışkan bir ailedir. Aile genellikle karanlık taraftadır. Öğrencilerini Ravenclaw'a vermiştir.Çok köklü bir aile değildir.~Edward'ın babası ölmüştür. Gelmiş geçmiş en büyük vampirlerdendir.Annesi ise hayattadır,hatta başkasıyla evlenmiştir. Edward'ı direk Hogwarts'a yollamıştır.*Babası annesini ısırdığında annesi ölümden kurtuldu. Annesi doğum sırasında sancılarında çok acı çektiği için babası onu ısırmak ve ölümünü engelleyip,ölümsüzleştirmek zorundaydı.Babası ise bir seherbaz tarafından yakılarak öldürdü. Örnek Rp:
~ Orman ~ Lizin bastığı kuru dalın çıtırtısı boş ormanın derinliklerine kadar yankılandı.Gecenin köründe Yasak ormanın içlerine doğru ilerliyordu.Muhtemelen saat 21.00'ı bir hayli geçmişti ama umursamadı.Mışıl mışıl uyuyan öğrencilerin aksine Liz bu monoton hayatına yeni heyecanlar katma peşindeydi. ' Yanımda birinin olmaması ne yazık! ' diye düşündü bir an. Elleri üstündeki kalın polara rağmen buz gibiydi,ısıtma çabasıyla ellerini ceplerine soktu ve ilerlemeye devam etti.Ayaklarının dibindeki dal parçaları ayağını yere bastıkça çatırdıyor ve sesssizce ormanda ilerlemesine engel oluyordu. Esintiyle hareket eden ağaç dallarının gölgesi paranoyaya bağlamış herhangi birinin delirmesine sebep olabilirdi.
Liz bir süre sessizce düşünerek ilerlemeyi sürdürdü.Muhtemelen şu anki davranışları sebebiyle birkaç ceza alacaktı. "Yasak Ormana" "Yasak" olduğunu bile bile girmek..Üstelik uyuyor olması gerekirken! Liz o uslu ve kuralcı "süt çocukları" gibi değildi işte.Kanındaki adrenalinin kendini belli etmesi gerekliydi.Hiperaktifliğini belli başlı davranışlarla göstermeliydi!Lizi yapısı buydu,tek bir başlık altında toplanırsa Liz Yaramazdı!
Olduğu yerde durup çevresine bakındı.Düşüne düşüne oldukça yol katetmişti ve şimdi nerede olduğunu kestiremiyordu.Kalın sis tabakası çevresini sarmıştı ve şimdi dönüş yolu da seçilemeyecek gibiydi.Sis Lizi yutmuştu,ayağının ucunu dahi göremiyordu. Ani bir telaşla yerinde dört dönüp gökyüzüne baktı.Karanlık gökyüzü olduğu yerde,yukarıdaydı fakat çevresi su buharı idi,ardında neler barındırdığıysa muamma..Telaşla yolunu bulmak üzere koşmaya başladı.Olabildiğince soğukkanlılığını korumaya çalışıyordu.Eninde sonunda sabah olacak ya da sis dağılacaktı.. Belki de Liz için bir daha sabah olmazdı..!
Yasak Ormanın içinde bulundurduğu hayvan çeşitleriyle ilgili bilgileri çok temeldi.Bilmediği tonlarca yaratık olabilirdi ve herhangi biri sisin içinden Lize saldırabilirdi.Bu çok kolay olurdu,Liz şu anda çok savunmasızdı.Ceplerini yoklayıp asasını aradı. Cebinde değildi,yanında değildi.Düşürmüş olmalıydı! Bahtsızlığına lanetler okuyup çıkış yoluna ait birkaç ipucu aradı gözleriyle.Asası da yanında değilken çok savunmasız ve muhtaç hissediyordu.Gecenin karanlığında,ait olmadığı bu yerde çaresiz hissetti.
Koşmanın yararı yoktu,ne kadar ilerlerse ilerlesin sonuç aynıydı;sis! Sonu gelmeyen bir labirennten farksızdı bu ortam,geniş ve kalın sis tabakası tüm ormanı yutmuştu. Kolunda saati de yoktu,geçen zamanı anlamak için yeniden gökyüzüne çevirdi bakışlarını.Ay yükselmişti,dolunay bulutların ardında bile olsa parlaklığını yitirmemişti. Dolunay,kurtadamlar... Yasak Ormanda da kurtadam olma olasılığı var mıydı? Bu düşünceyle ürperdi ve ağır adımlarla ilerlemeye devam etti.Ciğerleri koşmanın etkisiyle gerilmişti ve nefes almasını zorlaştırıyordu.Derin derin nefes alarak adımlarını yavaşlattı.Koşmasına gerek yoktu,zamanla ilgili herhangi bir sıkıntısı yoktu.Gece onundu ve bu durumda ses çıkarmanın ölümcül sonuçlar olabilirdi...
Önüne büyük bir engel çıkınca el yordamıyla ne olduğunu anlamaya çalıştı.Bu geniş bir ağaç gövdesiydi,kökleri topraktan fırlamış bir ağaç,muhtemelen çınar ağacı. Aniden bir uluma duyduğunda arkasına döndü.Kurt sesi gibiydi ama Liz ondan önce bağıran bir erkek sesi duyduğuna emindi. Alnına sürtünen saçlarını gözünün önünden çekip korkuyla koştu. Kurtadamlar!Yasak ormanda!
Liz bu durumda yapabileceği en iyi şeyi yaptı,ileride görebildiği geniş ağızlı mağaraya girip dışarıdaki tehlikelere karşı korundu.Ama içerideki tehlikeleri hesaba katmamıştı...
~ Mağra ~ Lisa karanlık ve nemli mağara içinde ağır adımlarla ilerliyordu.Elinde muggle Kentten aldığı bir muggle aracı vardı,onlar buna fener diyordu.Çok kullanışlı sayılmazdı,yine de ortamı yeteri kadar aydınlatıyordu. Fenerin ağzından süzülen beyaz ışığın etkisiyle gölgesi adeta duvarda dans ediyordu.
Mağara her zaman aynı ölçülerde değildi,bazen Liz'in sürünerek geçmesi gerekiyordu,bazense koridor 20 adamlık bir askeri bölüğün yan yana geçebileceği kadar genişliyordu.Liz elindeki cihazı endişeden terleyen elinde döndürüp yine daralan koridorda ilerledi.Her adımıyla ayak sesleri mağaranın çıplak duvarlarında yankılanıyordu.Mağaranın bu kadar büyük olacağını tahmin etmemişti.Olabildiğince emin adımlarla ilerlemeyi sürdürdü.Mağara emeklenerek geçilebilecek hali aldığında Liz sürünmeye başladı.Duvarlardan akan yapışkan sıvılara aldırmamaya çalışıyordu.Bir çıkış yolu olmalıydı,geldiği yönden çıkamazdı,orada çiğ çiğ parçalara ayrılıp mideye indirilmeyi bekleyemezdi!Neredeyse 2 kol mesafelik bir yerin sonundaki açıklığı gördü. Geniş bir alana açılıyordu,Liz heyecanla feneri tutan kolunu önünde tutup zorlukla kendini o daracık boşluktan geçirdi.
Sonunda delikten aşağı düştüğünde(ki alçak bir yerden düşmüş sayılmazdı) çevresine bakınma fırsatı buldu.Ayağa kalkıp incinen bileğini ovuşturdu.Elleri toz içinde kalmıştı ve düşmenin etkisiyle fenerin pilleri fırlayıp etrafı kör karanlığa bürümüştü.Liz öncelikle tozlu ellerini birbirine sürttü sonra el çırpmasına benzer bir hareket uyguladı.Bu hareketiyle beraber zifiri odadaki tüm fenerler tek bir hareketle yandı ve içeridekileri gözler önüne serdi.
' Vay canına! ' dedi Liz en içten tepkisiyle.Oda altın rengi duvarları olan genişçe bir yerden ibaretti.Yerde mozaikten kırmızı bir ejder figürü vardı ve tüm zemin boyunca yayılmıştı.Dışarıdaki soğuğun aksine burası oldukça sıcaktı.Hatta fazla sıcak..
Liz üstündeki kapşonlu poları çıkarıp omzuna aldı.Üzerindekiler iyice yıpranmıştı,çizgili tişörtü duvarıdaki yapışkan sıvıya bulanmıştı ve kot pantolonunda da bariz büyüklükteki yırtıklar açıkça görülüyordu.
Üstündekilerin durumuna fazla takılmadı,odanın karşısındaki kapılar daha çok ilgisini çekiyordu.Kapıların karşısına ilerleyip merakla baktı.Karşısında 3 tane kapı vardı;Altın,gümüş,bronz... Bir başkası olsa muhtemelen altın kapıya atlardı,ama Liz bunda bir bit yeniği olduğunu seziyordu. Bronz kapıyı seçmeyi düşündü daha sonrasında ama onun ardındaki şeyden de habersizdi. hepsini de açabilirdi,ama bu enayilik olurdu.
Bronz kapının önünde durup kapıya baktı.Kapının çevresi bakır renkli ince işçilik isteyen oymalarla bezenmişti,kapı kolu ise soru işareti şeklindeydi.Diğerlerinin kapı kolu da soru işareti şeklindeydi.Liz ürperdi,nasıl bir yerdi burası?? Derin bir nefes alıp elini kapı koluna attı.Ama acıyla elini geri çekip üfledi.Kafı kolu sıcak değildi aksine çok soğuktu! Mantığını topla salak kız!Mantıklı ol! dedi boğuk bir ses.Liz görünür şekild sıçrayıp yanındakine baktı.Gördüğü şey daha da tırsmasını sağladı.Siyah pelerin içinde havada duran bir silüet yanında belirivermişti! Ne mantığı?Deli misin sen? dedi kendini toparlayıp.Silüet cevapladı; Seni buraya bunun için getirdik ufaklık! Mantıklı bir çocuksun diye!Şimdi doğru kapıyı seç içeridekileri daha fazla oyalayamam! Niye ben? dedi Liz merakla bir o kadar da huysuzca.Ne olduğunu anlayamıyordu Çünkü "o" seni seçti! diye yanıtladı silüet.Liz hala birşey anlamamıştı;
İçeride ne var?dedi Liz ardından buna cevap bulabilme umuduyla Görmek istemeyeceğin şeyler! dedi pelerinden gelen boğuk ses yeniden.
Sabrı taşmış olan Liz aşırı cesaret isteyen bir tavırla silüete yaklaştırdı ve ince kemikli parmağıyle silüetin göğsünü dürttü: Beni bu lanet ürkütücü yere kapı açtırmaya mı getirdiğini söylüyorsun?Ne akla hizmet böyle birşey yaparsın seni uçan pelerin bozması yaratık?!Burada ölebilirim farkında mısın??Bir açıklama istiyorum senden,geçiştirme ya da oyalama olmadan! Silüet başını iki yana sallayıp; Anlamıyorsun değil mi ölümlü yaratık...Bunları sana ben söyleyemem!Kapıların neye göre açıldığını çözmek zorundasın!Bronz kapıyı açamadın,nedenini sen bulmalısın! Silüet bunu der demez tiz bir çığlık kopardı,acı çekercesine başını geriye attı ve silikleşti. Liz cidden birşey anlamıyordu ama bunu çözebilirdi.
Kapıya yeniden baktığında bir yazı yazdığını gördü,her yazının yanında da bir kral figürü vardı; Zamanı geldiğinde saçıldı hazineler Verildi kurbanlar,en iyi ganimetler Buna rağmen dinmedi onun bu duygusu Kapıyı açamadı o duygunun yoksunluğu... Liz tekerlemeyi defalarce kez okudu.Diğer kapılardakileri okuyup öyle bulmaya karar verdi.Altın kapının üstünde kocaman bir 8 vardı.önüne geçip tekerlemeyi okumaya başladı; 8 dediler,ışığın habercisi Karanlık hakimken muhtaç kimileri Oysa ayı söndürdü geceden onun kudreti ve açamadı bundan dolayı bu geçidi...
Liz koşup bir de gümüş kapıdakini okudu,aralarında bir bağlantı olması umuduyla; Dudaklar konuştu kulaklar işitti Kapının ardındakini diller iletti O da inat etti bulacaktı bu hissi Bilemedi buna kör bir bilge sahipti Liz kararsızlıkla geri çekilip 3 kapıya birden baktı.Kafası karışmıştı.Can alıcı kelimeleri tekrar etti Saçılan hazineler,iyiliğin habercisi,ışık,kör bir dilenci??Tanrım,sihir tarihine çalışmalıydım! dedi.Buradan hiç çıkamayacağını hissetmeye başlamıştı ve git gide bu dar mekan tüylerini ürpertiyordu. Şimdi... dedi ve volta atmaya başladı. Hepsi bağlantılı,bunu biliyoruz. Harflerin değerlerini toplasak? Harflerin "Numa" alfabesindeki yerlerini topladığında sevinçle yüzü aydınlandı22,23,24!Hepsi 20li basamaklar! dedi sevinçle.23.kapıyı seçmeliydi,23ünde doğduğu için...Altın kapı! Kapıya gidip kendinden emin bir edayla kapı kolunu kavradı.Ama yine acıyla elini çekmek zorunda kalmıştı,bu seferki sıcaktı!
Tiz çığlık yeniden koptu ve yer gümbürdedi.Liz geriye kalan son kapı koluna attı elini ama onu da açamadı.Öfkeyle bağırdı;
Ne yapmamı istiyorsun lanet olasıca! dedi ve yeniden düşünmeye başladı. Hazineler saçılmış... dedi ve düşünmeye başladı.Hazineler saçılmış ganimetler verilmiş ama o hala o duygudan yoksunmuş.Alçak gönüllü değilmiş demek ki!Parola:Alçakgönüllülük?? Şimdi tekerlemeyi tekerleme gibi düşünmeyi bırakmıştı,olaylar gibi düşünüyordu.Mantığını kullanıyordu!
...
| |
|
Seçmen Şapka Admin
Mesaj Sayısı : 24 Yaş : 113 Asam : ... Özel Yetenek : ... Kayıt tarihi : 08/12/08
| Konu: Geri: Edward James Cullen Salı Ocak 27, 2009 6:37 pm | |
| Öğrenmeye meğilli, zeki ve çalışkan öğrenci.
Ravencaw V. Sınıf! | |
|